20-24 Nisan 2009 tarihlerinde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından İsviçre’nin Cenevre kentinde Durban Gözden Geçirme Konferansı düzenlendi. Beş gün süren Konferans’a Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) adına Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Melek Kırmacı katıldı. 15-17 Nisan 2009 tarihlerinde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Ofisi tarafından düzenlenen Üçüncü Devamlı Oturum’a katılan Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyeleri Fatma Reşit ve Melek Kırmacı’dan oluşan iki kişilik heyet, Durban Gözden Geçirme Konferansı Sonuç Bildirisi’nin tamamlanması çalışmalarına gözlemci statüsünde ortak olma fırsatını yakalamıştır.
2001 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Güney Afrika’nın Durban kentinde düzenlenen Irkçılık, Irk Ayrımcılığı ve Yabancı Düşmanlığı ve buna bağlı Hoşgörüsüzlüğe karşı Dünya Konferansı’na on binden fazla kişi katılmış, Durban Deklarasyonu ve Eylem Planı kabul edilmişti. Durban Deklarasyonu ve Eylem Planı, ırkçılık ve ırka dayalı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve ilgili hoşgörüsüzlük konularında mücadele ile ilgili olarak bugüne dek hazırlanmış en kapsamlı çerçeve belge olma özelliği taşıyor. 2006 yılında BM Genel Kurulu’nun isteği ile Durban Deklarasyonu ve Eylem Planı’nın Uygulanması ile ilgili olarak 2009 yılında Gözden Geçirme Konferansı düzenlenmesine karar verilmiş, bahse konu Konferans’ın hazırlık çalışmaları için İnsan Hakları Konseyi görevlendirilmişti.
Irkçılık ve ırka dayalı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük ile mücadele sözü
Yaklaşık üç yıla yakın çalışmaların sonunda düzenlenen Durban Gözden Geçirme Konferansı, 2001 Durban Deklarasyonu ve Eylem Programı ile ortaya konan hedeflerin gerçekleştirilmesinde kaydedilen ilerlemeyi değerlendirmek amacını taşımaktadır. Sonuç Bildirisi ile üye ülkeler ırkçılık, ırka dayalı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve ilgili hoşgörüsüzlük konularında ortaya çıkan yeni zorluklar ile mücadele etme sözünü yinelemiştir.
Durban Gözden Geçirme Konferansı, İran İslam Cumhuriyeti Başkanı Mahmud Ahmedinejad’ın konuşması ve protesto eylemleri nedeni dünya gündeminin ilk sıralarına yerleşmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in boykot ederek katılmadığı konferansta, Ahmedinejad, İsrail’i ırkçı rejim olarak nitelendirince Avrupa Birliği üyesi kimi ülkelerin delegasyonlarının tepkisine neden olmuştur. Bununla birlikte ülkelerinde yoğun bir göçmen nüfus barındıran Almanya ve İtalya’nın konferansa katılmamaları ırkçılık, ırka dayalı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve ilgili hoşgörüsüzlük ile mücadeleye duyulan inancı ve güveni maalesef zedelemektedir.
Yoğun tartışmalara ve protesto eylemlerine sahip olan Konferans, sivil toplum örgütleri tarafından ağır şekilde eleştirildi. Konferans sürecinde ancak Sonuç Bildirisi’nin üye ülkeler tarafından hızlı bir şekilde kabul edilmesinin ardından söz verilen sivil toplum örgütleri, Durban Gözden Geçirme Konferansı’nın sivil toplum örgütü karşıtı bir tutum izlediğini dile getirerek Sonuç Bildiri’nin tatmin edici bir metin olmaktan çok uzak olduğu konusunda birleştiler.
Yunanistan’dan çarpıcı konuşma
Yunanistan BM Cenevre Daimi Temsilciği’nden Büyükelçi Franciscos Verros’un gerçekleştirdiği konuşmada Verros, “Demokrasinin Beşiği” olarak bilinen ülkesi Yunanistan’ın geçmişi ve modern demokrasi ve çoğulcu bir toplum olarak bugünkü statüsü ile Birleşmiş Milletler’in sadık bir destekçisi olduğunu dile getirdi. Bu anlamda Yunanistan’ın Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 19. ve 20. Maddelerinde tanımlanan ifade özgürlüğü ihlalinin hiçbir koşulda kabul edemeyeceklerini ifade eden Verros, nefret kültürünün yerini insan hakları kültürünün alması gerektiğini dile getirdi.
Ayrımcılığın engellenmesi hedefinin Yunan Hükümeti’nin en önemli siyasi hedeflerinden biri olduğunu dile getiren Verros, azınlık üyesi kişilerin bütünleşmesine yönelik ve ayrımcılık karşıtı önlemlerin sürekli olarak iyileştirilmesi hedeflerinin açık olduğunu ifade etti. Bu anlamda Verros, Yunanistan’ın insan hakları politikasını oluşturan temel değerlerin açıklık, şeffaflık, yargı denetim ve uluslar arası tetkik olduğunu ifade ederek 2012-2015 dönemi için adaylıklarını açıkladıkları İnsan Hakları Konseyi üyesi olarak insan haklarının uluslar arası korunmasının güçlendirilmesi konusunda çalışmaya devam etmeye hazır olduklarını ifade etti.
Kanunlaşmış ırka dayalı ayrımcılık: Vatandaşlıktan çıkarılma ve 19.Madde Sorunu
Konferans’a yazılı bir bildiri ile katkıda bulunan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu, Büyükelçi Verros’un konuşmasını reddederek “Demokrasinin Beşiği” olarak atfedilen Yunanistan’da Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ayrımcılığa maruz kalmaya devam ettiğini dile getirdi. Bu konuda ABTTF, 1955-1998 yılları arasından yürürlükte olan Eski Yunan Vatandaşlık Kanunu 19. Maddesi ile yaklaşık 60.000 Batı Trakya Türk Azınlığı üyesi kişinin vatandaşlıktan çıkarılması sorununu “Kanunlaşmış Irka Dayalı Ayrımcılık: Eski Yunan Vatandaşlık Kanunu 19. Maddesi ve Vatandaşlıktan Çıkarılma” başlıklı çalışması ile gündeme taşıdı.
Ayrıca ABTTF, Sonuç Bildiri’de yer Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi(CERD)’e taraf devletler tarafından raporların sunulmasında yaşanan gecikme konusuna atıfta bulunarak Yunanistan’ın azınlık örgütleri dâhil sivil toplumları ile tam bir işbirliği ve yapıcı bir yapı içerisinde raporlarını zamanında sunmasını talep etmiştir.
Konferansa ABTTF adına katılan Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Melek Kırmacı, “Durban Gözden Geçirme Konferansı, ırkçılık, ırka dayalı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve ilgili hoşgörüsüzlük konusunda bugüne dek uluslararası zeminde hazırlanmış en geniş kapsamlı metin olan 2001 Durban Deklarasyonu ve Eylem Programı’nda ortaya konan hedeflerin gerçekleştirilmesi konusunda katedilen mesafeyi gözlemlemek amacı ile düzenlenmiştir. Kabul edilen Sonuç Bildirisi, ırkçılık ile mücadele konusunda verilen sözün yinelenmesi anlamına gelmektedir. Böylesi bir Konferans’a katılmak Batı Trakya Türk Azınlığı açısından çok önemlidir. Zira Yunanistan Cenevre Büyükelçisi Franciscos Verros’un gerçekleştirdiği konuşma gerçeği yansıtmaktan çok uzaktır. Bu durumun en belirgin örneği ise demokrasinin beşiği olarak nitelendirilen Yunanistan’da Batı Trakya Türk Azınlığı üyeleri yalnızca Yunan etnik soyunda gelmedikleri için vatandaşlıktan çıkarılmalarıdır. Yaklaşık 60.000 Batı Trakya Türk Azınlığı üyesi kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığı bir ülkenin gerçek anlamda demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlı olması gerekmektedir. ABTTF, yazılı bildiri ile bu durumu uluslararası toplumun dikkatine sunarak gerçekler ile retorik arasındaki uçurumu göstermeyi hedeflemiştir. Bunda da başarılı olmuştur” açıklamasında bulundu.
Durban Gözden Geçirme Konferansı’nda Yunanistan BM Cenevre Daimi Temsilciği’nden Büyükelçi Franciscos Verros’un yapmış olduğu konuşmanın tam metnini okumak için buraya tıklayınız.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nun (ABTTF) Yunanistan BM Cenevre Daimi Temsilciği’nden Büyükelçi Franciscos Verros’un konuşmasını reddederek Durban Gözden Geçirme Konferansı’nda sunmuş olduğu yazılı bildirinin tam metnini okumak için buraya tıklayınız.