Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Höchst i.odw Kulturzenturum der Türken aus West.-Thrakien e.V 1990
 
AnasayfaBatı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri I_icon_mini_portalLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Gitano
Admin



Mesaj Sayısı : 169
Kayıt tarihi : 16/04/09

Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri Empty
MesajKonu: Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri   Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri Icon_minitimeC.tesi Mayıs 09, 2009 11:59 pm

Bütün Türk topluluklarında oldu u gibi, Batı Trakya Türk toplumunda da ailenin önemi büyüktür. Aileye verilen bu önem, günümüzde biraz zayıflasa da, temelde bir de işikli e u ramamıştır. Gelenek ve göreneklerine ba lı bir toplum olan Batı Trakya Türklerinde aile kutsal bir kurumdur. Toplumu ayakta tuttu una inanılır. Hiç kuşkusuz, Batı Trakya Türk toplumunun çekirde ini oluşturan ailenin oluşumu da bazı gelenekler ve göreneklerin uygulanması sonucunda meydana gelmektedir.
Ailenin oluşması evrelerini açıklamaya geçmeden önce, bazı bölgelerde küçük de işiklikler olabilece ini de belirtmekte fayda görüyoruz.

KIZ İSTEME
Batı Trakya Türk toplumunda ailenin oluşumu, o lan tarafının kız istemesi ile başlamaktadır. Eski yıllarda o lan ve kız birbirlerini göremiyorlardı. Şimdi bunun tam tersi yaşanmaktadır. O lan ve kız özgür iradeleriyle yuva kurmaktadırlar. Kızın istenmesinden önce her iki taraf da birbirlerinin aile durumlarını soruştururlar. Bu araştırma-soruşturma işlemi, genelde, köyün saygın kişileri ve akrabalar vasıtasıyla olmaktadır. Karşılıklı soruşturmalardan sonra, e er karar verilmişse, o lan tarafı kız tarafına dünür gönderir. Kız istemeye gidecek olan insanların, köyde yaşayan dürüst ve sözü dinlenen kişiler olması gerekmektedir. Kadın veya erkek olmasında da bir sorun yaşanmamakla birlikte, genellikle erkek gönderilmektedir. Kız istemeye giden kişilere Dünürcü denmektedir. Dünürcüler, mutlaka, Pazartesi ve Perşembe akşamları gönderilmektedir. Bu durum neredeyse kesin bir kural niteli indedir. Kız evine giden dünürcüleri, kızın babası ve annesi karşılar ve en güzel odalarına geçirirler. Kız daha sonra dünürcülerin yanına gelmektedir. Karşılıklı olarak hal-hatır sormalardan sonra, istenen kız kahve getirmek üzere odadan uzaklaşır. Bu arada, kahveler gelinceye kadar de işik güncel konulardan sohbetler açılır. Kız kahveleri getirir. E er o landa gözü varsa ve onunla yuva kurmak istiyorsa, kahveyi tatlı yapar. E er o lanı be enmiyorsa kahve tamamen şekersiz yapılmaktadır. Bu gerçekte çok kritik bir andır. Kahve şekersiz dahi olsa, dünürcüler bunu ses çıkarmadan ve hiç belli etmeden içmek zorundadırlar. Kahveler içildikten sonra asıl konuya geçilir. Dünürcüler, Allahın emriyle Peygamberin kavliyle kızınızı istemeye geldik derler, böylece konu açılmış olur. O lan tarafı kendi tarafının durumunu ve o lanın meziyetlerini ballandıra ballandıra anlatır. Kız tarafı ise bütün bunları dinler. Ilk defa gelen dünürcülere kesinlikle bir cevap verilmez. Kız, e er, verilmeyecek dahi olsa, yine, gene gelin denir. Dünürcüler kız istemeye gittiklerinde, beraberlerinde herhangi bir şey götürmezler. Birinci defada cevap vermeyen kız tarafı, o lan tarafını iyiden iyiye soruşturur. Dünürcüler ikinci defa gelir. Konu artık bilinmektedir. İkincide de cevap verilmez ve yine gene gelin denir. Fakat, kız verilecekse, ailenin tutumunda bazı yumuşamalar göze çarpmaktadır. Dünürcüler, nihayet üçüncü defa gelirler. Kız e er verilecekse, mutlaka üçüncü defada verilir. Bu kesin bir kuraldır. Bunun aksi, kız tarafını, küçük düşürdü üne inanılır.

MENDİL ALMA
Kız e er verilmişse, kahve faslından sonra, gelin gidecek kız, bir tabla içinde gelen dünürcülere mendil getirir. Mendiller üçgen biçiminde ve beyaz renktedirler. Mendili alan dünürcü, tablaya hediyesini para olarak bırakır. Her mendil alanın para hediyesi vermesi adettendir. Kız tarafı, kızın verildi inin bir işareti olarak, dünürcülere, o lan tarafına götürülmek üzere, giyim eşyası ve tatlı gönderirler. Buna mendil alma denmektedir. O lan tarafına gelen dünürcüler, burada o lan ve ailesi tarafından neşe içersinde karşılanırlar.

SÖZ DÜZME
Aradan bir iki gün geçtikten sonra asıl söz düzme denen olaya geçilir. O lan ve kız karşılıklı bir gün tayin ederek ve yanlarına ailelerini de alarak söz düzmeye gidilir. Her iki taraf da karşılıklı olarak birbirlerine giyim eşyaları ve altın takılar alırlar. Bu arada o lan tarafı, kız evine gönderilmek üzere kuru yemişlerden ve şekerlerden oluşan çerezleri de alır. Söz düzme olayında, o lan ve kızın her istedi i alınır. Kızın be endiklerini o lan tarafı, o lanın be endiklerini de kız tarafı ödemektedir. Daha sonra, alınan takılar ve giyim eşyaları eve getirilir. Kızın eşyaları, kız evine göderilmek üzere o lan tarafına, o lanın eşyaları da kız tarafına götürülür.

SÖZ DİKİMİ
Daha sonra, söz dikimi sahfasına geçilir. Söz dikimi için akrabalar, komşular ve bu işten anlayan kişiler davet edilir. Söz dikicilerin hepsi kadın olmak zorundadır. Daha önceden o lan evinin sandı ında bulunan eşyalar çıkarılır. Büyük kumaş parçaları düz bir yere serilir. Kumaş yerine kadife de kullanılmaktadır. Yere serilen elbiselik kumaşların üzerine, kenarlarına oya çekilmiş, çember, krep, çorap, koku, ayna, altın türleri (genellikle bilezik, küpe v.b) ve işlemeli bohça türünden eşyalar konur. Bu eşyalar, çeyiz i neleri ile, kumaşın üzerine tutturulur. Fakat, ilk i neyi damat olacak olan o lanın batırması gerekmektedir. Damatın bu hareketinin u ur getirdi ine inanılmaktadır. Bu arada o lan da orada bulunan kadınlar tarafından tebrik edilir. Söz dikme olayı büyük bir sevinç içersinde yapılır. Dikilen sözler, akraba ve dostların görmeleri amacıyla duvarlara asılır. Genellikle üç adet bu tür dikimler yapılır. Bunlara mendil karşılı ı, tava karşılı ıda denmektedir. Sözün dikiminden sonra, yine dünürcüler vasıtasıyla kızın evine götürülür.

GÖRÜŞMELİK
Karşılıklı olarak söz getirip götürmeler bittikten sonra, görüşmelik denen başka bir gelene e geçilir. Görüşmelik olayında amaç ailelerin tanışmalarıdır. Mutlaka kız evinde yapılır. Bu tanışma merasimine her iki taraftan da akrabalar davet edilir. O lan ve kız beraberce be enip aldıkları elbiseleri giyerler. Kız evine gelen misafirler, kadınlar, erkekler ve gençler olmak üzere üç guruba ayrılırlar. Her zaman oldu u gibi yine kahveler içilir, sohbetler edilir. O lan annesi gelini gördü ünden dolayı, odanın içine kumaş veya kadife serer. Serilen bu kadifelerin üzerinden gelin yürütülür. Bu adete de gelin yürütme denmektedir. Kız ve o lanın yüzük takılacak parmakları kırmızı bir şeritle ba lanır. Şeriti genelde ailenin en küçük bireyi kesmektedir. Bu gelenekte de, makas, ilk seferde şeriti kesmez. bu makas kör kesmiyor denir. Makasın kesmedi ini gören damat bahşiş olarak para verir. Sonuçta şerit kesilir. Devamında da her iki taraftan gelen akrabaların ellerini öperler. Bu arada, o lan tarafı kıza, kız tarafı da o lana çeşitli para hediyeleri takarlar. En yakın akrabalar, genelde, altın takmaktadırlar. Bu olaya da takı takma denmektedir. Takı olayından sonra, o lan tarafının getirdi i tatlılar (eskiden baklava şimdi ise pasta getirilmektedir) orada bulunanlara ikram edilir. Bu arada hatıra olarak foto raf ta çektirildi ini belirtmek gerekmektedir. Görüşmelik sona erdikten birkaç gün sonra, tava açma gelene i de yaşanmaktadır. Söz getirmeleri sırasında, kız evinin o lan evine gönderdi i tatlı tepsisi veya çikolata kutusu, o lan evine gelen kız tarafından açılmaktadır.
Görüşmelik olayından sonra, o lan ve kız artık nişanlı sayılmaktadırlar. Eskiden nişanlı kalma süresi çok uzun sürerdi. Şimdilerde ise bu süre gittikçe kısalmaktadır. Görüşmelik ile dü ün arasındaki zamanda, o lan annesi sık sık gelini olacak olan kızı ziyaret eder. Her ziyaretinde de mevsime göre giyim eşyaları ve çerezler getirir. Bu gidip gelmeler esnasında, dü ün hazırlıkları da konuşulur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gitano
Admin



Mesaj Sayısı : 169
Kayıt tarihi : 16/04/09

Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri Empty
MesajKonu: Geri: Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri   Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri Icon_minitimeC.tesi Mayıs 09, 2009 11:59 pm

DEVAMI

DÜGÜN HAZIRLIKLARI
Dü ün zamanı yaklaştıkça herkesi bir heyecan sarar. Eskiden dü ünler Çarşamba günleri başlar ve Perşembe günü gelinin alınmasıyla sona ererdi. Günümüzde ise, genellikle Cumartesi Pazar günleri yapılmaktadır. Dü üne akrabalar ve dostlar davet edilirdi. Davet işlemi haneleri tek tek dolaşılarak yapılırdı. Fakat, kadın ve genç kızların davet edilmesi daha de işik oluyordu. Kadınlar ve özellikle de dü ünde soyunacak olan genç kızlar, yine belirlenen genç kızlar tarafından, dü üne ça ırılıyorlardı. Genç kızlar, topladıkları şimşir a acı yapraklarını gümüş tellerle kaplayarak, ça ırdıkları her genç kıza, bu yapraktan birer tane veriyorlardı. Yapra ı alan genç kız, dü ünde sıraya oturmak üzere ça rılmış anlamını taşıyordu.

DÜĞÜN YEMEKLERİ
Dü ünde genellikle koyun, keçi ve sı ır kesilmekteydi. Kesilen hayvanların kafalarından paça çorbası yapılır ve hizmete gelmiş olan kadınlar tarafından yenirdi. Bu bu gün dahi böyle olmaktadır. Yemekleri ise, bu konuda uzmanlaşmış aşçılar yapmaktadır. Et yeme inin dışında, kıymalı çorba, nohutlu pilav, kazeler (gaziler) helvası veya kaşık helvası, yo urt, mevsime göre salata çeşitleri mutlaka bulunmaktaydı. Özellikle, çorba pişirilirken kemikler de içine katıldı ından çok lezzetli olmaktaydı. Yemekler, köyün gençleri tarafından sofralar halinde misafirlere taşınır. Dü üne davetli kişiler, sini denilen a açtan yapılma yer sofrasına otururlar. Bütün yemeklerden sadece birer çanak getirilmekte ve ayran da tastan içilmekteydi. Yemek yeme işlemi bittikten sonra, sofradan kimse kalkmaz. Yemekte bulunanlardan herhangi bir kişi sofra duası okur. Eller yukarı do ru açılır ve Allaha, verdi i nimetlerden ötürü dua edilir. Dua bittikten sonra ise birkaç yudum yemek adetten sayılmaktadır. Yemek verme işlemi gün boyu devam etmektedir.

DÜGÜN BAHŞİŞLERİ
Dü üne ça rılan kişiler mutlaka beraberlerinde bahşiş de getirmektedirler. Eskiden genelde, bakır kaplar, cam eşyalar ve para getirilirdi. Günümüzde ise ev eşyaları ve para verilmektedir. Akrabalık durumu da, bahşişin cinsini etkilemekteydi. En yakın akrabalar, altın lira, ev ve giyim eşyaları getirmekteydiler.

NİKAH
Nikah, köyün remi hatibi tarafından kıyılır. Hatip, önce o lan evine gelir. Burada, kız evine gidecek en yakın akrabalar da bulunur. Hatip damata üç defa kızı isteyip istemedi ini sorar. Evet demek yeterli olmayıp, net bir şekilde üç defa istiyorum demesi gerekmektedir. Burada da yine yemek hazırlanır. O lan tarafının rızasını alan hatip ve beraberindeki heyet, kız evine gider. Burada da kız tarafının en yakın akrabaları bulunur. Aynı şekilde kıza da sorulur, onun da rızası alınır. Yalnız burada bir fark vardır. Hatip, soru esnasında o lanı gördü ü halde, kızı görememektedir. Son yıllarda bu konuda da yumuşamalar oldu u gözlenmektedir. Kızın rızası alındıktan sonra, nikaha, altın türünden bazı mebla lar konulur. Nikah bitiminden sonra, hatip bu durumu müftülü e bildirir. Böylece resmi bir nikah kıyılmış olur. Nikah genellikle dü üne yakın bir zamanda kıyılır. Bunun yanında, güven sa lamak amacıyla çok önceden de nikah kıydıranlar olamaktadır.

TOPRAK BASTI
Görüşmelik ve nikah işlemlerinin sona ermesinden sonra, damat e er başka bir köydense, kısacası yabancıysa, toprak bastı denilen bir adet yaşatılırdı. Evlenece i kızı görmeye gelen damat, köyün gençleri tarafından yakalanır ve toprak bastı denilen bir miktar para istenirdi. İstenilen rakam genelde, ilk başlarda çok yüksek tutulur ve pazarlık yapılırdı. Damat bu parayı vermedi i taktirde, kızın köyüne istenmezdi. Zamanla bu konuda tatsız olaylar dahi yaşanmıştır. Bu adet her ne kadar yumuşamış dahi olsa hala devam etmektedir. Damattan alınan bahşiş, köy gençlerinin e lencelerinde kullanılırdı.

DÜGÜN
Dü ün, eski yıllarda, hem o lan hem de kız evinde yapılmaktaydı. Perşembe günü akşamı kına gecesi düzenlenir, kızlar ve o lanlar birbirlerine maniler atarlardı. Bu maniler ve türkülerin bazıları şöleydi:

Dere gelir kütükten
İçilmiyor köpükten
Şu Kurcalının kızları
Sevilmiyor ipekten

Pencereden baktırım
Elektri i çaktırım
Dikkatle akma çocuk
Öküzleri sattırım

Güle bindim gülmedim
Gülden düştüm ölmedim
Enim bir yarim var
Üç gün oldu görmedim

Türküler

HASTANE

Hastanenin şişeleri oynuyor
Doktor gelmiş yaracı ımı a lıyor
Annem babam bşucumda a lıyor
Söyle de doktor söyle ölecekmiyim
Ölmeden yarimi görecekmiyim

Hastanenin önünden bir garip geçti
Iki sçz sçyledi derdimi deşti
Gidin sorun yarim enden mi geçti
Söyle de doktor söyle ölecekmiyim
Ölmeden yarimi görecekmiyim

YENİ CAMİ

YENİ Cami avlusunda namazımı kılsınlar
Gelinlik elbiselerimi baş ucuma koysunlar
Aklım büyük kendim küçük ben neler söyleyeyim
Karanlık yerlerde anneci im ben nasıl yatayım
Karanlık yerlerde mevlam ben nasıl durayım

Yeni Cami çeşmeleri harıl harıl akıyor
Anneci imin söyledi i sözler ci erimi yakıyor
Mezarımı mezarımı yol üstüne kazsınlar
Gelen geçen bir genö ölmüş eyvah yazık desinler
Gelen geçen ir kız ölmüş eyvah yazık desinler

Aklım büyük kendim küçük ben neler söyleyeyim
Karanlık yerlerde mevlam ben nasıl durayım
Mezarımı mezarımı kızlar kazsın dar olsun
Etrafında lâle sümbüller bol olsun.

Not: Yukarıdaki türküler ve maniler Kurcalı köyüne aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gitano
Admin



Mesaj Sayısı : 169
Kayıt tarihi : 16/04/09

Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri Empty
MesajKonu: Geri: Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri   Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri Icon_minitimePaz Mayıs 10, 2009 12:00 am

KÜÇÜK GEZE
Büyük Gezenin bitiminden birkaç gün sonra, bu sefer kız evi kendi akrabalarını, damat evine getirir. Yemekler yenir. Sohbetler edilir.

GELİN BAŞI
Batı Trakya dü ünlerinde gelinlerin başları büyük bir özenle süslenirdi. Kalınca bir ka ıt karton silindir şekline sokularak, gelinin başına geçirilir. Daha çok ön kısmı yukarıya do ru kaldırılır. Bu karton parçası üzerine, köylü kadınlardan toplanan taşlı menekşeler ve dallar tutturulur. Karton parçası tamamen kapanana kadar süslemeye devam edilir. Süsleme bitti inde karşıdan parlayan bir görüntü ortaya çıkmaktadır. Daha sonra gelinin başından aşa ıya do ru önüne gelecek şekilde gümüş teller uzatılır. Gelin başı süslemesi çok zor bir iş oldu undan, bunu köyün meziyetli kadınları yapmaktaydı. Bu kadınlara Telci deniyordu.

ERKEK KIYAFETLERİ
Batı Trakyada erkekler, bilhassa yaşlılar, zaman zaman, eski kıyafetlerini giymeye devam etmektedirler. Erkek kıyafetleri rahat olmanın yanında şık olma özelli ini de gösteriyordu. Potur en baş giyecekti. Yalnız, poturun a kısmı fazla geniş olmayıp, aşa ı do ru indikçe daralmaktaydı. Siyah ve lacivert renk hakimdi. Poturun altında lastik ayakkabılar, çarık veya da potin kullanılırdı. Çoraplar, poturun üzerine gelecek şekilde yukarıya kadar çekilirdi. Çoraplar, genelde eyaz renkti. Poturun üzerinde mintan dedi imiz yakasız gömlekler tercih edilir ve bunlarda çizgili veya sade renklerden oluşurdu. Mintanın üzerine de kolun sadece üst kısmı olan yelekler giyilir ve bu kol parçaları kolun üzerinden sarkıtılırdı. Bele ise, birkaç defa dolanabilen beyaz bezden yapılma kuşak sarılırdı. Kuşa ın içersine sigara tabakası, çakmak, a ızlık ve de küçük bir çakı da konurdu. Başa ise, kenarları tam dik olmayan fes geçirilir ve etrafı kahverengi bir bezle sarılırdı. Fes yerine bazen beyaz bir takkenin etrafı da sarılmaktadır. Fes genellikle koyu kahverengiydi. Eski yıllarda damatların da bu şekilde giyindi i anlatılmaktadır.

KADIN KIYAFETLERİ
Kadınlar evde oldukları zaman aya a renkli şalvar ve üst kısmına da entari giyerlerdi. Saçlar kesilmeyip belik örülürdü. Saçın kesilmesine iyi gözle bakılmazdı. Kadının dış kıyafeti ise başta, siyah veya beyaz renkte bez dedi imiz ve omuzlara kadar inen örtü, ve aşa ıya giyilen feraceden oluşuyordu. Feracenin siyah renk olması mecburiyeti vardı. Günümüzde dahi ferace giyenlere rastlamak mümkündür.

AİLE İLİŞKİLERİ
Batı Trakya Türk toplumu gelenekçi ve kaderci bir aile yapısına sahiptir. Genelde, anne, baba, çocuklar, nine ve dede aynı evi paylaşmaktadırlar. Evde söz sahibi olan babadır. Fakat, kararlar bir istişarenin sonucunda alınır. Evde büyüklere saygı ve hürmet gösterilir. Evin reisine karşı sonsuz bir güven vardır. Akrabalar arasında, evlilik, kesinlikle olmamaktadır. Bu kurala kesinlikle uyulur. Batı Trakya Müslüman Türkü sadece ve sadece kendi soyundan gelme kişilerle evlilik yapmaktadır. Hristiyanlarla evlenen kişilere şimdiye kadar rastlanmamıştır. Akraba ziyaretleri de çok sıkıdır. Genelde, küçükler büyüklerin ziyaretine gitmektedirler. Akrabalar arasında sonsuz bir dayanışma vardır. Herhangi bir afettten sonra, ilk yardıma koşanlar yine kendi akrabaları olmaktadır. Evde, özellikle de kırsal kesimde bütün aile bireyleri çalışmaktadır. Evin yemek pişirme ve çocuk bakım işleri ise kadına aittir. Batı Trakya Türklerinde do urganlık oranı hızla düşmektedir. Eskiden var olan 6-7 çocuk, şimdilerde ikiye ve hatta bire gerilemiştir.

RAMAZAN DAVULU
Ramazan ayının girmesinden birkaç gün önce köyün gençleri aralarında toplanırlar. Ramazan ayı boyunca kimlerin davul çalacakları belirlenir ve liste hazırlanır. Davul çalma olayına genellikle gençler talip olmaktadır. Bir ay boyunca çalınan davuldan sonra nihayet bayrama ulaşılır. Davul çalma bayram sabahı da devam eder ve insanlar bayram namazına kaldırılır. Bu gelenek bu gün dahi sürdürülmektedir. Bayram sabahı bütün herkes gibi davul çalan gençler de bayram namazına giderler. Namaz çıkışında evlerine gitmeyip, bütün köyün hanelerini tek tek dolaşırlar ve bayram kutlarlar. Bu arada bahşiş olarak oyalı mendil ve para da toplarlar. Toplanan mendil ve çevreler uzun bir a aç tahtaya sıra sıra ba lanır ve bayrak gibi dalgalandırılır. Bu tahtaya da zaten bayrak denmektedir. Bütün köy halkı bu anı sabırsızlıkla bekler. Daha sonra toplanan paraların bir kısmı ile köy gençleri çeşitli e lenceler tertip ederler, di er kısmı ise köyün çeşitli ihtiyaçlarına kullanılır.

DEVE
Deve gelene i de Kurban Bayramının birinci akşamı düzenlenir. Bu gelene e genelde gençler ve orta yaşlılar katılır. Günler önceden hazırlıklar yapılır. Burada önemli olan devenin yapımıdır. Deve yapmak için uzunca bir merdiven bulunur ve altına iki kişi girer. Merdivenin üzerine yere kadar sarkacak şekilde bir kilim örtülür. Kilim, devenin sırtında oldu u gibi çeşitli yerlerinden kabartılır. Deveye bir de akıcı tayin edilir. Deve alayında, gelin, damat, arap, kız, o lan, doktor gibi hayatın çeşitli alanından tiplemeler bulunur. Deve, kısacası e lenmek için yapılan bir adettir. Olayda e lenme olunca, davul-zurna da mutlaka bulunurdu. Davul-zurnasız deve de olamazdı. Deve alayı, çeşitli oyunlar oynayarak haneleri tek tek dolaşır ve bahşiş toplardı. Kurban bayramı olması sebebiyle et de verilirdi. Bunun yanında tercih edilen paraydı. Gelin kılı ına girmiş o lan ve damat gittikleri her hanede el öperlerdi. Gelin ve damatın bahşişleri ayrı toplanırdı. Gelin o kadar aslına benzerdi ki, bazı yaşlı kişiler bunları kızlardan zannederlerdi. Bazen şaka mahiyetinde, alaydan, kızlardan bir tanesi seyirciler tarafından kaçırılmak istenir. Bu olaya arap denilen kişi tepki gösterir ve kızı kurtarmaya çalışır. Deve alayında sadece erkekler rol alabilmektedir. Haneler dolaşılmaya başlandı ında büyük bir kalabalık toplanır. Kalabalık çabuk ilerlemez, zaman zaman mola verir. Bu molalar esnasında bütün herkes oyuna katılır, böylece büyük bir e lence yaşanmış olurdu. Deve, gecenin geç saatlerine kadar devam ederdi. Gecenin sonunda toplanan bahşişler katılımcılar arasında paylaştırılırdı. E er yiyecek de toplanmış ise, bir evde toplanılır ve yenirdi. Deve olayı her yıl muntazam olarak düzenlenirdi. Şimdilerde ise bu güzel adet bazı köylerde yaşatılmaktadır.

BAYRAMLAŞMA
Batı Trakya Türkleri dini bayramlarına büyük önem vermektedirler. Bayramlarda büyükler, akrabalar ve hastalar ziyaret edilir ve onların hal-hatırları sorulurdu. Bayram sabahı yemekten sonra önce, en yakın akrabalar ziyaret edilir, daha sonra uzak olanlara gidilirdi. Bayramda en çok sevinen ise çocuklardı. Çocuklar bütün köy hanelerini dolaşırlar ve bahşiş toplarlardı. Eskiden bahşiş yerine mendil, şeker veriliyordu. Şimdilerde ise para verilmektedir. Daha günler öncesinden, bayram gelecek denerekten bozuk para yaptırılır ve çocukların hakları ayrılırdı. Köyün akraba ve komşu olmayan kişileri ise yolda karşılaştıklarında bayramlaşırlardı. Bayramlaşma bazı bölgelerde farklılıklar da göstermektedir. Örne in Şapçı kasabasında, köyün erkekleri,bayramın birinci günü, ö len namazını takiben cami çıkışında bayramlaşmaktadırlar. Camiden çıkan sıraya girmekte ve böylece büyük bir halka oluşturulmakta ve küçükler büyüklerin bayramlarını almaktadırlar. Bu törene Şapçı kasabasında dükkanı olan esnaf, belediye başkanı ve eskiden askeri kişiler de katılırlardı. Günümüzde ise bu tören her yıl aynı şekilde devam etmektedir. Tören bitiminde insanlar arsında küçük çaplı sohbetler de edilirdi. Buradaki törenden sonra, Şapçı erkekleri, artık, kendi aralarında bayramlaşmazlardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Batı Trakya Türklerinin Örf ve Adetleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» BATI TRAKYA TARİHİ-Osmanlı Türklerinin Batı Trakya'yı Fethi
» Mütareke Yıllarında Batı Trakya Türklerinin Mahallî Savaşları
» BATI TRAKYA TARİHİ-Batı Trakya'da Osmanlı Gücünün Zayıflaması
» Eski Bati Trakya
» BATI TRAKYA TARİHİ-m.Ö.2000

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: >>>BATI TRAKYA GENEL :: BATI TRAKYA TARIHCESI-
Buraya geçin: